Adaletin bu mu dünya?

Çok tutmuş dizilerin beyazperde uyarlamaları elbette çok çok eski ve geçerli bir formüldür… Bizde sayısı az da olsa özellikle Amerikan sineması için kökleri çok uzak geçmişe uzanan bir reflekstir… Bu yılın başları (10 Ocak) itibariyle vizyon bulan yerli yapımlardan ‘S1 F1R B1R’, televizyon kanallarında değil belki ama dijital platformlarda yayımlanan ve şansını büyük perdede de denemeye karar veren bir dizinin filmi kimliğiyle karşımıza çıktı. “Sıfır Bir: Bir Zamanlar Adana’da”nın uzun metraj hali olan çalışma bence sinemamız adına tuhaf bir heyecanın ifadesiydi.
Doğrusu diziyi izlemediğim için yapısına ve dertlerine pek hâkim değildim ama konusuna şöyle bir göz atmak yetiyor. Dolayısıyla hemen filmin özetini paylaşayım: Ana karakterler Savaş, Cihat ve Azad İzmir’e taşınmalarına rağmen yine beladan kurtulamazlar… Kötülerle ve kötülüklerle yolları bir kez daha kesişir…

‘John Wick’ten aşağı kalmıyor!
Yönetmenliğini Kadri Beran Taşkın’ın üstlendiği yapımı tanımlayacak ilk sözcükler ‘Kan ve şiddet’ olsa gerek… Filmin gezindiği sular, adaletin sadece silahla ve gücü gücene yetenle sağlandığı bir dünyanın tasvirine soyunuyor. Bu dünyada iyi olmak, evet bir erdem ama yetmiyor, çünkü karşındaki kötülerin sayısı çok ve öldür öldür bitmiyorlar… Bu açıdan ‘S1 F1R B1R’ bugüne kadar üç filmi olan (dördüncüsü yolda) ‘John Wick serisi’ni de akla getiriyor. Hatırlanacağı gibi Keanu Reeves’in ana karakterine hayat verdiği serinin her yeni adımında öte dünyayı boylayanların sayısı inanılmaz rakamlar eşliğinde artıyordu. Yeri gelmişken ‘John Wick 3’e ilişkin eleştiri yazımın son paragrafını bu sayfalara taşıyayım: “Sayanların yalancısıyım, John Wick ilk filmde 76 kişiyi, ikincisinde ise 128 kişiyi öte dünyaya yollamış; bu filmde sayının rahatlıkla 200’e ulaştığını söylemek mümkün sanırım…”
‘S1 F1R B1R’de de film boyunca ölenlerin sayısı sanırım 100’ü buluyordur… Bu benzerliğin yanı sıra önemli de bir fark var tabii; Keanu Reeves’in sürüklediği seride bütün çatışma sahnelerine koreografik bir hava ve estetize edilmiş şiddet hâkimdi, Adanalı gençlerin İzmir’deki macerasında ise böylesi bir çabadan pek bahsedemeyiz.

Karşı tarafla, anlayacağı dilden konuşmak…
Ama Kadri Beran Taşkın’ın filmini sadece ‘karikatürize şiddet’le tarif etmek haksızlık olur… ‘S1 F1R B1R’ ait olduğu coğrafyaya ilişkin dertleri, kendince sosyolojik okumaları olan bir yapım. Savaş, Cihat ve Azad, sahip oldukları oto yıkama dükkânında kendilerine yeni bir gelecek ararken, tecavüzcülerin elinden kaçan küçük kız çocuğu Melek’i kurtarma çabaları onları geniş bir suç ağıyla hesaplaşmaya itiyor. Çünkü küçük kızın peşine düşenlerin bir ucu siyaset sahnesine uzanıyor; öyle ki sokaklarının kanununu kendince yazmak isteyen çetenin başında bağımsız belediye başkan adayı var…
Filmin temel yaklaşımını, bize aktardıkları ya da perdede gösterdikleri vasıtasıyla şöyle yorumlamak mümkün: Adalet ancak silah yoluyla ve karşı tarafın anlayacağı dilden bir çabayla sağlanabilir. Ve en önemlisi kötüler hak ettiği kaderi yaşamalı…

Yılmaz Güney’e selam olsun!
Sinema aynı zamanda bir ‘katarsizm’ sanatıdır. Bazen hayatın eksik parçalarını bir filmin kareleri tamamlar. ‘S1 F1R B1R’, belki sinematografik açıdan eksiklikler barındıran bir yapım ama en azından niyeti eksik parçaları kendince tamamlamaktan yana. Ki belki de bu yanıyla bir mirasa da sahip çıkıyor: Hatırlanacağı gibi Çukurova’dan çıkmış eski bir sinemacı, Yılmaz Güney de geçmişin deyimiyle ‘vurdulu-kırdılı’ filmlerinde adaletin peşindeydi (‘Umut’ adlı başyapıtında da yeni-gerçekçiliğin!). Öykünün bize getirdiği nokta itibariyle de takdir edilesi bir yanı var; öz evlatlarına acımıyor, onları da şiddetin gelgitli ortamında bir bir sahneden alıyor…
‘S1 F1R B1R’e ilişkin eleştiri yazımda da belirtmiştim, Kadri Beran Taşkın’ın filmi belki daha iyi bir sinematografi ve senaryoyla yaşadığımız coğrafyanın ‘La haine’i olabilir ve sinema tarihimize bir ‘klasik’ olarak geçebilirmiş. Ama ne yazık ki böylesi bir tablo gerçekleşmemiş. Yine de karşımızda belli ölçülerde heyecan verici, anlattıkları itibariyle kayıtsız kalınamayacak bir yapıt var. Bu açıdan eğer henüz izlemediyseniz ve bir yerlerde rastlarsanız, kadrosunda Savaş Satış, Onur Akbay, Cengizhan Yurdutek, Burak Akyüz, Mehmet Elmas, Hakan Aydın, Hiro Hami ve Salih İnci gibi isimleri barındıran ‘S1 F1R B1R’e göz atın, kaçırmayın derim…

___________

Yolu İzmir’den geçen filmler…

Malum, ‘S1 F1R B1R’, öyküsü itibariyle İzmir’de biçimlenen bir yapım. Bu vesileyle son dönemde yolu İzmir ve civarından geçen kimi filmleri hatırlayalım…
Babam ve Oğlum / Yönetmen: Çağan Irmak
Vicdan / Yönetmen: Erden Kıral
Süt / Yönetmen: Semih Kaplanoğlu
Mutlu Aile Defteri / Yönetmen: Nihat Durak
Köksüz / Yönetmen: Deniz Akçay Katıksız
Bornova Bornova / Yönetmen: İnan Temelkuran
Ben O Değilim / Yönetmen: Tayfun Pirselimoğlu
Körfez / Yönetmen: Emre Yeksan
Baba Nerdesin Kayboldum / Yönetmen: Ahmet Karaman