Gıdaya Erişimde Kritik Eşikteyiz!

“İnsanlar artık ekmek parası kazanamıyorlar, geçinemiyorlar.
Çiftçilik artık insanları geçindirmiyor.
Size soruyorum: Bu gidişle haliniz ne olacak?”
John Steinbeck

Dünya eşi benzeri görülmemiş bir gıda krizi ile karşı karşıya. Pandemi, savaş, iklim değişikliği, doğal afetler, çiftçinin toprağını terk etmesi veya terk etmek zorunda bırakılması gibi bir dizi etkenden dolayı gıdanın küresel sermayenin kıskacına girdiği ve giderek metalaştığı dönemleri yaşıyoruz. İnsanlar gıda kıtlığı, gıda güvencesizliği, gıda enflasyonu, sağlıklı gıdaya erişememe ve çok daha fazla sorunla eş zamanlı olarak mücadele ediyor. Kırılgan grupların gıdaya erişimi günden güne zorlaşıyor, hatta yaşamlarını devam ettirebilmek için gerekli olan asgari gıdayı dahi karşılayamıyorlar.

Temel Bir İnsan Hakkı Olarak Gıdaya Erişim

İnsan onuruna yakışır bir yaşam sürebilmek için gerekli olan “gıdaya erişim hakkı” şeklinde ifade edilen “yeterli beslenme hakkı”, birçok ülkenin taahhüt ettiği uluslararası bir insan hakkıdır. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde tanımlandığı üzere gıdaya erişim bir insan hakkı olup, herkesin yeterli ve sağlıklı gıdaya erişim hakkı vardır (Madde 25).

“Herkesin, kendisinin ve ailesinin sağlığı ve iyi yaşaması için yeterli yaşama standartlarına hakkı vardır; bu hak, beslenme, giyim, konut, tıbbi bakım ile gerekli toplumsal hizmetleri ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılık ya da kendi denetiminin dışındaki koşullardan kaynaklanan başka geçimini sağlayamama durumlarında güvenlik hakkını da kapsar.”

“Yeterli beslenme hakkı”, 1966 tarihli Uluslararası Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi’nin (ICESCR) 11. maddesinde yer alan, uluslararası hukukta yasal olarak bağlayıcı bir insan hakkıdır. Aynı zamanda, Birleşmiş Milletler Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi Genel Yorum 12 “yeterli beslenme hakkı” ile ilgilidir:

“Yeterli gıdaya erişim hakkı; her erkek, kadın ve çocuk, tek başına veya başkalarıyla birlikte topluluk halinde, her zaman yeterli gıdaya veya bunları tedarik etmek için gerekli araçlara fiziksel ve ekonomik erişime sahip olduğunda gerçekleşir.”

Birçok ülke ulusal ve yerel düzeyde gıda hakkının yerine getirilmesini amaçlayan anayasa değişiklikleri, ulusal yasalar, stratejiler, politikalar ve programlar geliştirmiş ve uygulamıştır. 45 ülke, anayasalarında yeterli gıda hakkını tanımıştır. Yaklaşık 30 ülke, anayasalarında yeterli gıda hakkını açık bir şekilde belirtmiştir.[1]

Kimsenin Geride Kalmadığı Bir Dünyanın Anahtarı: Açlığa Son!

2015 yılında Birleşmiş Milletler’e üye devletler 2030 yılına kadar eşitsizliklerin ve adaletsizliklerin azaltılması, açlığın ve yoksulluğun sona erdirilmesi, ekosistemin korunması amacıyla 17 Küresel Amaç üzerinde uzlaştı. Bir diğer ifadeyle, kimsenin geride kalmadığı bir dünyanın inşası için kılavuz ilkeler belirlendi.

Sürdürülebilir Kalkınma için 2030 Gündemi, insan haklarına dayanır, evrensel eylem çağrısı ve yol haritası niteliğindedir. Yeterli beslenme hakkının güvence altına alınmasını ulaşılabilir bir amaç (Amaç 2: Açlığa Son) olarak görür. Amaç 2 ile açlığın bitirilmesi, gıda güvenliğinin sağlanması, iyi beslenmeye ulaşılması ve sürdürülebilir tarımın desteklenmesi hedeflendi. Ayrıca bu amaç altında kadınların gıdaya ve kaynaklara eşit erişime yönelik hedefler (2.2 ve 2.3) de tanımlandı[2]:

2.2. 2030’a kadar yetersiz beslenmenin tüm biçimlerinin ortadan kaldırılması (2025’e kadar, 5 yaş altı çocukların büyümelerini engelleyen unsurlar konusunda üzerinde anlaşmaya varılan uluslararası hedeflerin gerçekleştirilmesi de buna dâhildir) ve genç kızlar, hamile kadınlar, emziren anneler ve daha yaşlı insanların beslenmeyle ilgili ihtiyaçlarının ele alınması

2.3. 2030’a kadar tarımsal verimliliğin ve özellikle kadınlar, yerli halklar, çiftçilikle uğraşan aileler, göçebe çobanlar ve balıkçılar olmak üzere küçük çaplı gıda üreticilerinin toprağa, diğer verimli kaynaklara ve girdilere, bilgiye, finansal hizmetlere, piyasalara ve değer temini ve tarım dışı istihdam olanaklarına güvenli ve eşit erişiminin sağlanması aracılığıyla gelirlerinin iki katına çıkarılması

Kadınların Gıdaya Erişim Hakkı

Dünya genelinde açlığı kadınlar ve kız çocukları daha şiddetli deneyimliyor. Nüfusun yarısını oluşturan kadınlar kaynaklara, imkanlara, fırsatlara, eğitim ve istihdam olanaklarına, karar alma mekanizmalarına eşit düzeyde erişemediği için gıda krizini daha çok, daha derinden ve daha şiddetli yaşıyor. Diğer bir deyişle, toplumun yarısını oluşturan kadınların büyük bir bölümü gıda yoksulluğu kıskacında yaşamlarını sürdürüyor. Bu durum zamanla kadınların içinden kolay kolay çıkamadıkları bir kısır döngüye dönüşüyor. 

Gıda Güvencesizliği Zirve Yaptı!

Pandemi ile dünya genelinde açlık ve gıda güvencesizliği yükselişe geçti. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu (IFAD), Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), BM Dünya Gıda Programı (WFP) ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından yayımlanan Dünya Gıda Güvenliği ve Beslenme Durumu 2022 Raporu[3]’na göre:

  • 2015’ten bu yana nispeten değişmeden kaldıktan sonra, yetersiz beslenme yaygınlığı 2019’dan 2020’ye %8,0’dan %9,3’e sıçradı ve 2021’de daha yavaş bir hızda %9,8’e yükseldi. 2021’de 702 ile 828 milyon arasında insan açlıktan etkilendi. COVID-19 pandemisinin patlak vermesinden bu yana sayı yaklaşık 150 milyon arttı- 2019 ile 2020 arasında 103 milyon ve 2021’de 46 milyon daha.

  • Tahminler, 2030’da yaklaşık 670 milyon insanın hala açlıkla karşı karşıya kalacağı yönünde – dünya nüfusunun %8’i, yani 2030 Gündem’inin başlatıldığı 2015’tekiyle aynı.

  • 2021’de dünyada yaklaşık 2,3 milyar insan orta veya şiddetli düzeyde gıda güvencesizliği yaşadı ve küresel nüfusun %11,7’si şiddetli düzeyde gıda güvensizliği ile karşı karşıya kaldı.

  • 2020’de küresel olarak, beş yaşın altındaki çocukların tahmini %22’si bodur ve %5,7’si fazla kiloluydu. Anneleri hiçbir örgün eğitim almamış olan kırsal kesimlerdeki ve yoksul hanelerdeki çocuklar, bodurluğa karşı daha savunmasızdı. Kentsel alanlardaki ve varlıklı hanelerdeki çocuklar fazla kilolu olma riski altındaydı.

  • Küresel olarak 2019 yılında 15 ila 49 yaşları arasındaki her üç kadından biri (571 milyon) anemiden etkilendi ve 2012’den bu yana herhangi bir ilerleme kaydedilmedi. Anemi, kırsal alanlarda, daha yoksul hanelerde ve örgün eğitim almamış daha fazla kadını etkiledi.

Son Sözler

Gıda hakkının ulusal ve yerel mekanizmalar tarafından güvence altına alınması, ahlaki bir görev veya politika tercihinden çok daha fazlasıdır. Bu hakkın yerine getirilmesi, yaşamın devam edebilmesi için gerekli olan temel bir ihtiyaçtır. Daha iyi bir dünyanın inşa edilebilmesinin temel koşulu gıdaya erişiminin herkes için güvence altına alınmasıdır. Özellikle kadınların ve kız çocuklarının yeterli gıdaya erişebilmesi ulusal ve yerel boyutta karar vericilerin gündeminin en üst sırasında yer almalıdır. En nihayetinde, toplumun tüm kesimleri yeterli, sağlıklı, güvenli, besleyici ve uygun fiyatta gıdaya kolayca ve sürdürülebilir şekilde ulaşabilmeli, eşit düzeyde erişebilmelidir.

Ezcümle, gıda yoksa yaşam da yok!

Kızıldereli Şef Seattle’dan bir alıntı yaparak yazıma son vermek istiyorum.

“Beyaz adam annesi olan toprağa ve kardeşi olan gökyüzüne, alıp satılacak, işlenecek, yağmalanacak bir şey gözüyle bakar. Onun bu ihtirasıdır ki toprakları çölleştirecek ve her şeyi yiyip bitirecektir. Beyaz adamın kurduğu kentlerde, bir çiçeğin taç yapraklarının açarken çıkardığı tatlı sesler, bir kelebeğin kanat çırpışları duyulamaz. Son ırmak kuruduğunda son ağaç yok olduğunda son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenilemeyen bir şey olduğunu anlayacak.”

Dipnotlar:

[1] FAO (2022). The Right To Food, https://www.fao.org/right-to-food/background/en/.

[2] Küresel Amaçlar (2015). https://www.kureselamaclar.org/amaclar/acliga-son/.

[3] FAO, IFAD, UNICEF, WFP & WHO (2022). The State of Food Security and Nutrition in the World (SOFI),  https://www.fao.org/3/cc0639en/cc0639en.pdf.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir