Seferihisar Hıdırlık Kooperatifi deneyimi: Kadınlar birlikte üretiyor

Günlük yaşantınıza bakın, önemi göz ardı edilemeyecek bir kısmı kadınların görünmeyen emeği üzerine kurulmuştur. Giderek yaygınlaşan ve çok başarılı örneklerine rastlamaya başladığımız kadın kooperatifleri, bu emeği göz önüne çıkararak kadının ekonomik bağımsızlığını destekliyor, toplum içindeki konumunu güçlendiriyor. Kadın emeğine dayanan kooperatiflerin ilk başarılı örneklerinden biri de Seferihisar’da kurulmuş olan Hıdırlık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi. Aşağıda, Kooperatif kurucularından Neptün Soyer’in Teos Kültür Sanat Derneği’nin Kent Seminerleri’nde yaptığı sunumun kooperatif deneyimiyle ilgili kısmını paylaşıyoruz…

2009 yılında yerel yönetimin değişmesiyle Seferihisar’da bir hareket başladı. Belediye başkanı çıktı, “tarımı güçlendireceğim, kadını güçlendireceğim, örgütleneceksiniz, kooperatif kuracaksınız” dedi. Bunu ilk anlayan yine kadınlar oldu. Biz hemen kooperatifleşme yoluna gittik. Seferihisar’da Hıdırlık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’ni kurduk.
Seferihisar’ı biliyorsunuz, 49 kilometre sahili var, plaj, deniz, kum… Ama bir yandan da, bu kadar yapılaşmaya rağmen hâlâ bir turuncu, bir yeşil… Büyük bir mandalina bahçesi burası. Bir yandan da zeytin var, üzüm bağlarımız var dağlarımızda. Orhanlı Köyümüz, Gödence Köyümüz var… Tarım var, üretim var…
Kadınlar bir araya geldik, önce Seferihisar’da ne yaparız diye konuştuk, kendimizi tanımladık. Ne üretiyoruz, ne üretebiliriz, nasıl pazarlayabiliriz diye düşündük. Genel olarak mutfakta çalışan ücretsiz işçileriz.

Seferihisar’a baktığınızda, evet Teos Antik Kent’imiz var, Sığacık Kale’miz var, ama herkes “nerede ne yenir?” diye soruyor. “Karnımızı nerede doyurabiliriz, buranın geleneksel neyi vardır?” Biz de kooperatifimizi mutfak üzerine geliştirelim, ev eksenli çalışan kadınların ekonomik ve sosyal olarak güçlenmesini hedef alalım dedik. Seferihisar merkezde Sefertası adını verdiğimiz bir lokanta kurduk.
Aynı günlerde Seferihisar Belediyesi de Seferihisar’ın bir röntgenini çıkarmaya çalışıyordu. Yetmiş yaş üstü ninelerimizin, dedelerimizin anlattıklarını kaydeden bir tarih çalışması yapıyordu. Biz de buradan beslendik, Seferihisar’ın geleneksel mutfağını gün yüzüne çıkardık. Seferihisar’ın mutfağında geçmişten bugüne ne pişiyorsa Sefertası lokantamızda onu pişirmeye başladık. Bir yandan da tarhanalar, reçeller… Ama reçel derken mandalina reçeli olmalıydı. Tarhana derken bizim geleneksel sakızlı tarhanamız olmalıydı. Sefertası’nda yemeğimizi kendimiz yaptık, bulaşığımızı kendimiz yıkadık, temizlik yaptık. Güzel de para kazandık.
Burada durmadık, Seferihisar’da sadece kooperatifimizin çatısı altındaki kadınları örgütlemekle yetinmedik. Dedik ki başka bir misyonumuz olmalı, Seferihisar’da elimizin değebildiği bütün kadınları örgütlemeliyiz. Kooperatife ortak olsun ya da olmasın, bütün kadınları ekonomik bir güce kavuşturmak için ne yapabiliriz diye düşündük. Sığacık Kaleiçi’nde geleneksel ürünlerin pazarlanması için kadınları evlerinin dışına, kapısının önüne çıkarmak istedik. Kadınların tezgâh açıp kendi ürünlerini satacakları bir pazar kurmak için, Kent Konseyi ve başka STK’larla Sığacık Kalesi’nin içindeki evleri tek tek dolaştık.
Kadınlara diyoruz ki, “bakın bizim bir sakızlı tarhanamız var, pazar günü bir tezgâh açıp bunun kapının önüne koyacaksın, İzmir’den insanlar gelecekler, onlara satacaksın. Kooperatif olarak biz de sana destek vereceğiz.” Aldığımız cevap şu, “İzmirli benim tarhanamı niye gelsin alsın?” Bunun bir turizm modeli olduğunu anlatamamışız demek ki. Ama yılmadık, o kadar inanıyoruz ki… Anlatmaya devam ettik.


Başarılı bir adım atabilirseniz gerisi geliyor
Her yerde paylaştığım bir anekdot vardır. Yanımda çalışan bir teyzem vardı benim, Songül teyze, Seferihisarlılar bilir, Çamur Şevket’in annesi. Evi idare etmek için, çocuklara bakmak için falan yardım ediyor bana. Öz teyzem gibidir, zaten bir akrabam yok buralarda. Songül Teyze de Kaleiçi’nde oturuyor. Dedim ki, “Bak Songül Teyze, böyle bir pazar kuracağız. Önce sen çık ki, desinler Başkan’ın teyzesi de çıkıyor. Örnek ol insanlara da güvensinler.” “Yok” dedi, “İzmirli gelecek de benim neyimi alacak?” Bir sene direndi Songül Teyze, çıkmadı pazara. Bir senenin sonunda, bahçesinden incir getirmiş, ceviz getirmiş, bir tezgâh açtı. Sonra dedi ki “dolma sarayım mı?” “Sar Songül Teyze”. Şöyle küçük bir tencere sarmış getirmiş. Şimdi görüyorsunuz, kazan gibi tencereler. “Börek yapayım mı?” “Yap Songül Teyze”. Sonra Songül Teyze pazartesileri yorgun gelmeye başladı. Bir gün dedi ki “senle bir şey konuşmak istiyorum”. “Hayırdır Songül Teyze?” “Kusura bakma. Ben işi bırakıyorum.” Nasıl yani? “Valla” dedi, “pazarda çok para kazanıyorum”. Bir sene yalvardım, bana burun kıvırdı, sonra pazara çıkıp beni bırakacak. “Olmaz” dedim, yine yalvar yakar, yerine birini buldu da öyle gitti. Şimdi geliniyle birlikte devam ediyor, zamanında ona izin vermeyen oğlu da tepsi taşıyor onlara.
Yani başta en yakınımızdakilere bile zor anlattık, ama insanlar bunun olacağını gördükçe inandılar ve dahil oldular. Yerel yönetimin de desteğiyle, birkaç sene içinde Sığacık Kalesi aldı başını gitti.
Küçük de olsa başarı hikâyeleri bu yüzden önemli. İnsanları sözle ikna edemiyorsunuz belki. Ama başarılı bir adım atabilirseniz, ilk engelleri aşabilirseniz gerisi geliyor. Bununla ilgili bir şey daha anlatayım, Kooperatif çalışmalarımızdan.
Bu işleri yaparken “bir de dükkân açsanıza” diye talepler gelmeye başladı. Ama o kadar paramız da yok. İnternet üzerinden bir pazarlama sayfası açalım, e-ticaret yapalım dedik. Şimdiki kadar yaygın değil tabii o zaman. Tüzüğümüzü açıp baktık, ama o kadar eski bir kooperatif tüzüğü ki e-ticaret diye bir şey yok. Biz bir şekilde uydurmaya çalıştık her zamanki gibi. Seferihisar’a özgü doğal ürünler satan çok başarılı bir internet sayfası açtık. Ve Bilişim Derneği tarafından Türkiye birincisi seçildik. Ödülümüzü de Mehdi Eker, Binali Yıldırım ve Cemil Çiçek verdi. Ama hâlâ tüzükte buna izin yok. Biz yolu açınca, Bakanlık da tüzük yenilemeye gitti. Şu an kooperatiflerin tüzüklerinde “e-ticaret yapabilir” yazıyor. Böyle bir yolu açmak, bir değişime sebebiyet verebilmek de bizi mutlu ediyor.
Güzel şeyler başardık Seferihisar’da. Seferihisar’ın geleneksel mutfağı üzerinden bir proje yaptık. Ekonomi Üniversitesi’nden mutfak eğitimi aldık. Dünyaca ünlü aşçı Rick Stein, BBC’ye yaptığı program için gelip bizi çekti. İngiltere’den arkadaşlarımız aradılar, “sizi BBC’de seyrettik” diye. Bir pekmez imalathanesi yaptık. Seferihisar kurabiyesi çıkardık, onu markalaştırmaya çalışıyoruz. Et entegre tesisi yapıyoruz. Başka şehirlerdeki kadınlarla buluşuyor, onlara deneyimlerimizi anlatıyor, onlardan bir şeyler öğreniyoruz.
Ortak sorunlarımızın ve kaygılarımızın adını doğru koyabilirsek, ortak hedeflerimizi doğru tanımlayabilirsek, yaşadığımız küçük yerlerde küçük küçük güçlerimizi kooperatif gibi çatılar altında bir araya getirirsek, neden olmasın? Neden başarılmasın?
Gittiğim her yerde bunu anlatmaya çalışıyorum. Gücünüzü birleştirin diyorum.
Çok teşekkür ediyorum dinlediğiniz için.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir