Seferihisar’da tarımsal sulamayı üreticilere sorduk

Memduh Kırdağ

Ürkmez Sulama Kooperatifi Başkanı

Tarımsal sulamada su olmazsa olmazdır. Onun için suyumuzu bilinçli kullanmamız gerekiyor. Biz de kooperatif olarak zaten bunu yapıyoruz. Damla sulamaya geçeli çok oldu. Barajımız yapıldıktan sonra geçtik yani en az yirmi beş yıl olmuştur.

Barajdan tamamen kendi basıncıyla geliyor suyumuz. Yani elektrik falan kullanmadan, kendi cazibesiyle.

Baraj olmazdan önce tatlı suyla deniz suyunun birleştiği oluyordu. Yer altından deniz suyu, tuzlu su gelirdi. Onun için baraja önem verildi. 2013 yılında da altyapı tamamen yenilendi. Daha önce açık kanal sulamamız vardı. Altyapı çalışmalarından sonra kapalı sisteme geçtik. Akabinde de akıllı sayaca geçtik. Bir on senedir akıllı sayaç kullanıyoruz.

Çiftçiler de çok memnun bu sistemden. Çünkü yedi yirmi dört gece gündüz suyu var. İstediği zaman kullanabiliyor. Sıra yapılmıyor. Herkes kendi kontörüne göre kendi bahçesini suluyor.

İlk önce biraz karşı geldi ortaklarımız sayaçların pahalılığından dolayı. Ama sonraki baktılar ki düzen çok güzel. Her zaman suları var. Şu anda çok memnunlar.

Bizim sayaçlarımız ön ödemeli. Aynı kontürlü cep telefonu gibi. İstediği kadar yüklüyor. Kontörü bittiğinde sayaç otomatik suyu kapatıyor. Kooperatifimize gelip yine yüklüyor. Ücretler de çok makul geliyor, şu an tonu 10 kuruş. Kooperatifin kasasında para olduğu için biz de hizmet götürebiliyoruz, arızaları anında giderebiliyoruz.

Bu sistem sayesinde barajımız her zaman dolu kalıyor. Hatta dolup taşıyor. Bunun için iki defa dilekçe verdik Tarım ve Orman Bakanlığı’na. Barajın üst kısmında müsait bir yer var. Orası da gölet olsun diye. Çünkü barajımız dolup taşıyor, suyumuz denize gidiyor.

Biz bu çalışmalarımızdan ötürü DSİ tarafından bu bölgede örnek kooperatif seçildik. Yurtdışından gelen heyetleri bize misafir olarak gönderiyorlar. Bizim sistemimizi gösteriyorlar.

MUSTAFA YEŞİLKAYA

Ulamış Sulama Kooperatifi Başkanı

Susuz bir hayat olmuyor. Yani su hayat demektir. Çiftçinin de geçim kaynağı. Su olmazsa bir şey elde edemeyiz. Onun için su bizim için çok önemli. Biz bir avuç suya muhtacız. Suyun kıymetini bilenler biliyor ama bunu da üreticilerimize, ortaklarımıza daha fazla anlatmalıyız.

Sağ olsun İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Tunç Bey çok önem veriyor suya. Bizim için katkıları da çok önemli oldu. Arıtma sistemiyle beraber sayaç sistemine geçtik. Akıllı sayaçla beraber suyumuzu idare ediyoruz. Önceki yıllarda gölet tamamen bitiyordu. Bu yıl şu güne kadar daha çeyrek göleti kullandık.

Sayaç sistemine geçmeden önce çiftçimiz kontrolsüz kullanıyor bu suyu. Yıllık ödeme yapıyordu, zaten parayı verdim deyip suyu hesapsız kullanıyordu. Suyun başında bile durmuyordu. Ama şimdi öyle değil. Sayaç sisteminde herkes çok idareli, ihtiyacı kadar açıp kapatarak sulamayı sağlıyor.

Sayaçtan önce biz belirli günlerde suyu salıyorduk. Mesela üç ayrı kola üç günde bir su veriyorduk. Kimse vanasını kapatmıyordu. Sulama gününde akşama kadar herkesin suyu akıyordu. Sulama dönemi bitmeden su bitiyordu.

Şimdi sayaçlı sistemde yedi gün 24 saat su veriyoruz. İsteyen istediği zaman suyu açıyor. Suyumuz yine de yetiyor. Şimdi mükemmel. Herkes suyunu evindeki çeşmesinin suyu gibi kullanıyor. Bu önemli.

Çiftçi de çok memnun. Neden daha önce yapmadınız diyor. Salma sulamada çiftçinin başında durması, sıcağın alnında çabasıyla devam etmesi lazım. Ama kapalı sisteme geçince sadece vanasını açıp sulayacak. Bir kere yapacak masrafı, ondan sonra kafası rahat edecek. Damlamayı güzel kullanırsa, iyi bakarsa masraf da getirmez.

Yirmi dört saat suyu var. Mesela adam bağ evi yapmış, yazın da oturabiliyor. Vanasını açtığında istediği zaman elini de yıkayabiliyor. Arazisini nasıl sulayacağını kendisi planlıyor. Eskiden kendi tarlasına su geleceği gün bekliyordu.

Vahşi sulamanın toprağa da zararı var. Bunu çok anlatamıyoruz. Çiftçinin kendisinin biraz bilgilenmesi gerekiyor. İlçe Tarım’la iç içe olması, ziraat mühendisleriyle oturup sohbet etmesi gerekiyor.

Sayaç sisteminde vahşi sulamaya izin vermiyoruz. Böyle bir şey yok. Ya damla olacak ya fıskiye. Böyle olunca randıman da artıyor.

Ben kendi bahçemden örnek vereyim. Ben bu dönemde üç günde bir dört saat veya beş saat su veriyorum. Her üç günde bir. Bunu programladım. Hem arazi çamurlaşmıyor, nemli kalıyor hem ağaç verdiğim suyun hepsini alabiliyor.

Damlama sulamanın da doğru kullanılması lazım. Ağacın dibine on beş saat verdin. Yine çamurlaşır, saçak hastalığı olur. Çiftçinin hepsi bunun farkında değil. Yani fazla suyla aslında bir şey elde edemiyor ve zarar görüyor.

Bizim çiftçimiz şöyle düşünüyor. Tarlasına suyu verecek, dizine kadar su çıkacak, “hah, toprak şimdi suya doydu” diyecek. Bu çok yanlış. Toprağa da zarar ağaca da zarar.

Biz narenciye ağırlıklı olduğumuz için ben narenciyeden bahsediyorum hep. Kışın yağmur yağıyor, ağaç devamlı suyun içerisinde. Biz mesela mayıs ayında su vermeye başlıyoruz. Hayır efendim, gerek yok. Yer altı su yüksekliğine, toprağın nemine bir bakın. Suyu haziranda vermeye başlayın. Ya da hafif can suyu gibi bir saat verin, iki saat verin. Ağaç nefes alsın.

İkinci göletimizde daha kapalı sisteme geçemedik. Orada hâlâ aşırı bir su kaybı var, frenleyemiyoruz. Çiftçilere idareli kullanın, başında durun desek de bu olmuyor. Büyükşehir Tarımsal Hizmetler Müdürlüğüyle irtibattayız. Sağ olsunlar ölçümleri yapıldı. Önümüzdeki yıl burayı da sayaç sistemine geçeceğiz.

Eskiden çok sulu tarım yoktu. Düzce, Turgut, Ulamış’ı düşünsek sulu tarım yapan elli kişi çıkmazdı bizim küçüklüğümüzde. Onun için yer altından su çekimi yoktu. Sular da birikiyordu. Bizim ova aynı gölet gibidir. Kışın yağan yağmurlarla doluyor. Ne kadar hızlı çekim olsa o kadar hızlı bitiyor. Şimdi her arazide bir pompa var. Bunlar bastığı zaman aynı anda hepsi basıyor. Düşünebiliyor musun? Eğer çekim devam ederse, su azalırsa deniz suyu yürüyecek tatlı suya. O tehlike var.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir