Yereldeki kültür politikaları, yalnızca sanat üretimini değil; bir arada yaşamı, sosyal adaleti, hafızayı, ifade özgürlüğünü ve yaratıcı ekonomiyi de içine alır. İyi bir kültür politikası, kentteki herkesin kültürel yaşama katılmasını sağlamayı ve yerel kimliği güçlendirmeyi hedefler. Bu nedenle kültür politikaları yalnızca organizasyonlar zinciri olarak değil; nitelik, katılım, süreklilik ve kamusal sorumluluk ilkeleriyle örülmüş, adil ve dönüştürücü bir vizyon olarak ele alınmalıdır.
Yerel yönetimlerin ve merkezi hükümetin yerel organlarının kültürle kurduğu ilişki, bir kentin yalnızca sosyal yaşamını değil, toplumsal belleğini, estetik algısını ve birlikte yaşama biçimini de etkileyen önemli bir gösterge. Bu yazı, kültür politikalarının yalnızca organizasyonel bir başlık olmadığını; aynı zamanda yönetişime, adalete ve kamusal sorumluluğa dair bir alan sunduğunu hatırlatmayı amaçlıyor.
Kentin kültürel kimliği nerede başlar?
Her kentin kendine özgü bir dokusu, bir hafızası vardır. Bu doku bazen bir halk oyununda, bazen bir göç hikâyesinde, bazen de mahalleli bir kadının işlediği bir motifte karşımıza çıkar. Kültür politikaları bu doku ve ritimle uyum içinde olmalıdır. Yani kültür politikası, yalnızca etkinlik planlamak değil; kentin hafızasıyla, tarihsel sürekliliğiyle ve toplumsal dokusuyla ilişki kurmak anlamına gelir.
Kentlerde kültürel süreklilik sağlamak, kent sakinlerinin aidiyet duygusunu da kentin kimliğini de pekiştirir. İnsanlar, kendilerini içinde yaşadıkları kente daha bağlı hisseder; o kentte kendilerini ifade edebildikçe, kendi varoluşlarını da daha derin bir biçimde deneyimlerler. Yerel yönetimler açısından bu, yalnızca kültürel hizmet değil toplumsal bağların güçlenmesine yönelik bir kamusal yatırımdır.
Seçici olmak dışlamak değildir
Kültür politikaları çoğu zaman “herkese alan açmak” fikriyle temellendirilir. Bu fikir demokratik bir çerçeve gibi sunulsa da, uygulamada içerik denetiminin tümden terk edilmesine neden olabiliyor. Oysa kamusal alanda içerik üretimi ve sunumu yalnızca nicelikle değil; nitelikle de ölçülmelidir.
Seçici olmak, kültürel alanı daraltmak değil; bu alanın emeğe, düşünceye ve özgünlüğe dayalı biçimde gelişmesini desteklemektir. Bu bağlamda, yerel yönetimlerin kültürel içeriklerin estetik düzeyini, niteliğini ve kamusal katkısını dikkate alan bir değerlendirme yaklaşımı benimsemeleri gerekir. Bu hem üreticilerin desteklenmesi hem de izleyici deneyiminin gelişmesi açısından elzemdir.
Seçici olmak aynı zamanda, kültürel tekelin kırılması anlamına da gelir. Sürekli aynı isimlere ve aynı içeriklere alan açmak, görünmeyeni tümden görünmez kılmakla sonuçlanır. Oysa kültür ve sanat, çeşitlilikle ve farklı seslerin karşılaşmasıyla derinleşir.
Sorun nerede başlıyor?
Bugün birçok yerel yönetim, kültür alanını büyük ölçüde “faaliyet takvimi” düzeyinde kurguluyor. Yapılan etkinlikler, yıl sonu raporlarında rakamsal başarılar olarak sunuluyor: kaç konser, kaç sergi, kaç katılımcı… Ancak içerik açısından bu etkinliklerin ne tür bir toplumsal ve estetik katkı -yani yalnızca izlenmekle kalmayıp toplumsal hafızayı, katılımı ve ifadenin çeşitliliğini nasıl beslediği- genellikle hesaba katılmıyor.
Kültürel çeşitliliğe, doğal ve tarihsel zenginliğe sahip pek çok yerellikte, zaman zaman aynı kişi ve çevrelerin belirli türdeki üretimleri sistematik olarak öne çıkarılabiliyor. Bu durum, kültür politikalarında eşit mesafeli yaklaşımın zayıflamasına, yeni üreticilerin geri çekilmesine ve kamusal hafızanın yüzeyselleşmesine neden olabiliyor.
Bu noktada sorun yalnızca kültür politikalarının içeriğiyle değil, bu politikaların nasıl belirlendiğiyle de ilgilidir. Kültürel karar alma süreçlerinde şeffaflık ve katılımcılık eksikliği, uzun vadede güvensizlik ve yıpranma yaratır. Oysa kültür, kamuya ait bir değer alanıdır. Bu alanda geliştirilen politikaların da kamu adına yürütülmesi gerekir.
Kültür özneleri ne zaman söz alacak?
Yerel düzeyde kültür politikalarını belirleyen süreçler, çoğu zaman yalnızca idari kadroların inisiyatifiyle yürütülüyor. Oysa bir kentin kültürel yönelimi, o kentte kültürel faaliyetin özneleri olan sanatçılar ve bağımsız oluşumlar olmadan şekillenmemeli. Ancak bu kesimler karar alma süreçlerine dahil edilmedikleri gibi, üretimlerini sürdürebilmeleri için gerekli olan en temel koşullardan da çoğu zaman yoksun kalıyorlar. Yani ne çalışabilecekleri uygun bir mekâna, ne eserlerini sergileyebilecekleri alanlara, ne de bu üretimi mümkün kılacak maddi desteğe erişebiliyorlar. Ayrıca uzun vadeli planlama yapmalarını sağlayacak, sürekliliği olan, adil, açık ölçütlere dayalı ve güven veren destek sistemleri de genellikle bulunmuyor. Tüm bu eksiklikler, kültür öznelerini kırılgan ve sürdürülemez bir üretim ortamına mahkûm ediyor.
Ne kendi işleri için yeterli kaynaklara erişebiliyorlar, ne de kültür alanındaki stratejik yönelimlerde belirleyici olabiliyorlar. Yerel yönetimlerin bu alanda bir “danışma meclisi”, “bağımsız kültür kurulu” ya da “kültürel strateji platformu” gibi yapılar kurması; üreticilerin yalnızca desteklenmesini değil, söz ve karar süreçlerine aktif biçimde katılmasını da sağlar. Bu sayede kültürel politikalar, yukarıdan aşağıya değil; sahadan gelen bilgiyle, deneyimle ve ihtiyaca göre şekillenir.
Kolaycılığın gölgesinde kültürel alan
Kültürel çeşitliliğe, doğal ve tarihsel zenginliğe sahip bir yerellikte dahi, kültürel etkinliklerin organize edilme biçimi çoğu zaman kısa vadeli, görünürlüğe ve katılım sayısına odaklı bir kolaycılıkla sınırlı kalabiliyor. Kültür alanı kolay yönetilen, hızlı sonuç alınan bir “faaliyet alanı” değil; süreklilik, özen ve katılım isteyen bir toplumsal yatırımdır.
Bu bağlamda bazı yerel yönetimler ilham verici uygulamalar ortaya koyuyor. Örneğin, Nilüfer Belediyesi kültürel etkinlikleri yalnızca konserlerle sınırlamıyor; yıl boyuna yayılan yazar buluşmaları, mahalle kitap kulüpleri, sanatla kesişen doğa, tarih, kültür rotaları gibi projelerle kültürü gündelik yaşamın bir parçası haline getiriyor. Benzer şekilde, Datça Belediyesi’nin ev sahipliği yaptığı Datça Tiyatro Festivali, yerel toplulukların ve bağımsız tiyatro ekiplerinin bir araya gelmesini sağlıyor ve kültürel etkileşimi sahici biçimde güçlendiriyor. Bergama Tiyatro Festivali ise hem kent belleğine hem de mekânsal çeşitliliğe dayanan sahneleme anlayışıyla bölgedeki kültür politikaları açısından özgün bir model sunuyor. Kırsal bölgede iyi bir örnek olarak Boğatepe Köyü öne çıkıyor; burada kültür yalnızca etkinlikler yoluyla değil, yaşam pratikleri, ekolojik üretim biçimleri ve topluluk belleğiyle iç içe sürdürülen bir değerler bütünü olarak yaşatılıyor.
Yerel yönetimlerin kültürel etkinlikler için sağladığı mekânlar da adalet duygusunun bir parçasıdır. Bir etkinliğin içeriği ne kadar nitelikli olursa olsun, eğer bulunduğu fiziksel ortam özenli değilse, katılımcının kendini değerli hissetmesini engeller. Kültür politikaları, yalnızca “bir şey yapmakla” değil; yapılan her şeyin nasıl ve nerede yapıldığını da gözetmekle yükümlüdür. Bu yaklaşım, kültürel katılımı geçici bir gösteriden çıkarıp, saygı gören, kapsayıcı ve dönüştürücü bir sürece dönüştürmenin ön koşuludur.
İdari ve sivil mekanizma eksikliği
Kültür alanında alınan kararların nasıl belirlendiği, bu kararların kimlerle birlikte alındığı ve hangi ölçütlerle uygulandığı; kültür politikalarının demokratik niteliği açısından belirleyicidir. Ancak birçok yerellikte, bu süreci şeffaf ve katılımcı biçimde yürütecek idari ve sivil mekanizmalar ya hiç yoktur ya da işlevsizdir. Oysa kültür politikalarının kamu adına yürütülebilmesi için, yalnızca belediyelerin ve merkezi yönetimin yerel birimlerinin değil; kültür üreticilerinin, sivil toplumun ve yerel toplulukların da sürece dâhil edildiği yapılara ihtiyaç vardır. Bu yapılar, danışma kurulları, izleme ve değerlendirme birimleri ya da kültür bütçesinin kullanımını kamuoyuna açık biçimde raporlayan sistemler gibi araçlarla desteklenmelidir. Böylece kültür politikaları sadece içerik üretmekle kalmaz; karar alma süreçlerinde de adalet, şeffaflık ve ortak akıl ilkelerine dayanır.
Birlikte öğrenen yapılar: İzleme, değerlendirme, geri bildirim
Etkinliklerin toplumsal etkisi yalnızca gerçekleşme sayısıyla değil; katılımcı geri bildirimleri, yerel üreticiye katkısı, belleğe yaptığı yatırım gibi çok katmanlı göstergelerle ölçülmelidir.
Kültür, bir kentin kolektif hafızasını kurar. Kimlerin sesi duyuluyor, hangi hikâyeler anlatılıyor, ne tür içerikler değerli sayılıyor? Bu soruların cevapları yalnızca estetik tercihlerle değil; kültürel politikalarla da doğrudan ilişkilidir.
Bir yerel yönetim, kültür alanına nasıl baktığıyla, toplumla nasıl bir ilişki kurmak istediğini de ortaya koyar. Eğer bu alan nitelikli, katılımcı ve çoğulcu biçimde kurgulanırsa; bu yalnızca üretimi değil, birlikte yaşama kültürünü de güçlendirir. Çünkü kültür politikası, bir kentin estetik hafızasını olduğu kadar, adalet duygusunu da şekillendirir.
Sonuç olarak, yereldeki kültür politikaları, yalnızca sanat üretimini değil; bir arada yaşamı, sosyal adaleti, hafızayı, ifade özgürlüğünü ve yaratıcı ekonomiyi de içine alır. İyi bir kültür politikası, kentteki herkesin kültürel yaşama katılmasını sağlamayı ve yerel kimliği güçlendirmeyi hedefler. Bu nedenle kültür politikaları yalnızca organizasyonlar zinciri olarak değil; nitelik, katılım, süreklilik ve kamusal sorumluluk ilkeleriyle örülmüş, adil ve dönüştürücü bir vizyon olarak ele alınmalıdır.
KAYNAKLAR
- https://www.nilufer.bel.tr/
- https://www.artfulliving.com.tr/gundem/5-bergama-tiyatro-festivalinin-programi-aciklandi-i-30844?utm_source=chatgpt.com
- https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1689388#:~:text=Bu%20%C3%A7er%C3%A7evede%20Kars%2C%20cazip%20bir%20%C3%A7evresel%20ve%20k%C3%BClt%C3%BCrel%20ekosistem%20te%C5%9Fkil%20etmektedir.&text=K%C3%BCreselle%C5%9Fme%20ve%20kapitalizm%20kar%C5%9F%C4%B1s%C4%B1nda%20gelenek,imgesine%20d%C3%B6n%C3%BC%C5%9Fm%C3%BC%C5%9F%20bir%20hayvansal%20g%C4%B1dad%C4%B1r.
- https://datca.bel.tr/datca-belediyesi-kultur-sanat-bulteninin-ilk-sayisi-cikti/
- https://bergama.bel.tr/bergama-tiyatro-festivali-dolu-dizgin-devam-ediyor/
 
                                                                                                                                 
                                                             
           
           
           
           
           
           
           
           
           
           
           
           
           
           
           
           
           
           
           
           
           
           
           
           
        




 
                                         
                                        




 
          
                             
          






